Sonuç an haberi! Anayasa Mahkemesinden psikolojik taciz iddiasıyla yapılan başvuruda hak ihlali kararı

Esas Mahkemesi, 2 almanak süreçte aldığı 9 ayrı düzen bağı cezası ve unvanının vurdumduymaz alınması kararı açtığı davalarla fek edilen fakat tazminat talebi akseptans edilmeyen doçentin bireysel başvurusunda, maddi ve manevi varlığını dulda ve geliştirme hakkının ihlal edildiğine karar verdi.

Resmi Gazete’dahi vadi alan karara bakarak, Bingöl Üniversitesinden doçent unvanıyla fariza yapan başvurucuya, üniversite yönetimi aracılığıyla 2011-2013 döneminde 9 ayrı disiplin cezası verildi. Bu sıkı düzen cezalarının üçü itiraz üstüne Yükseköğretim Kurumu (YÖK) yoluyla kaldırılırken, diğerleri açılan davalarda mahkemelerce tağyir edildi.

Bu süreçte sunulan disiplin cezaları zımnında ruh bilimsel işkenceye maruz kaldığını ileri süren müracaatçı, zararların tazmini amacıyla manevi tazminat davası açtı. Mahkemece bakım kusuru bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine değişmeyen verildi. Danıştay birlikte bu kararı onadı.

Daha sonradan üniversite vasıtasıyla “araklama” iddiasıyla doktora tezi tahrip edilerek unvanı kavrayışsız alınan başvurucu, açtığı davayı kazandı ve unvanını ferasetsiz aldı. Fariza süresinin sona ermesi üstüne bile yeniden atanma istemi üniversite yönetimince reddedilen başvurucunun işlemin iptali istemiyle açtığı ülkü, domestik mahkeme ve Danıştay eliyle reddedildi.

Antrparantez üniversitenin rektörü ile ortada hakaret davası mevcut, yaşadığı süreç zımnında mütenevvi esenlik kurumları vasıtasıyla “depresif ruh durumu, anhedoni, insomnia ve depresif el” tanılarıyla dinlenme raporları düzenlenen başvurucu, Esas Mahkemesine bireysel başvurusunda ruhsal taciz nedeniyle haklarının ihlal edildiğini gelecek sürdü.

Başvuruyu değerlendiren Efdal Mahkeme, Temel’nın 17’inci maddesinde güvence altına alınan kişinin maddesel ve manevi varlığını esirgeme ve geliştirme hakkının ihlal edildiğine hükmetti. Ayrıca, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması namına yeniden enstantane cereyan etmek üzere değişmeyen örneklerinin Danıştay ve ilgili domestik mahkemeye gönderilmesi kararlaştırıldı.

Kararın gerekçesinden

Kanunuesasi Mahkemesinin kararında, başvurucunun nahak yere yere maruz kaldığını müstakbel sürdüğü işlemlerin yaşamına etkisi bakımından “somurtuk tıpkısı vakar ve deniz derecesine ulaşıp ulaşmadığı”na bakılırken proses süresince gerçekleşen olayların tümünün gelişigüzel değerlendirilmesi gerektiğine bel edildi.

Başvurucunun yerel mahkemelere sunduğu dilekçelerde, karşı yürütülen disiplin soruşturmalarının ve sunulan disiplin cezalarının bire bir azap ara bulucu namına kullanıldığını ve kendisine ruhsal taciz uygulandığını, bu süreçte otama vira etmek zorunda kaldığını belirttiği aktarılan kararda, ilk mertebe mahkemeleri marifetiyle ise bu yönde her kıymetlendirme yapılmadığı kaydedildi.

Kamusal makamların psikolojik taciz oluşturan durumları tespitle yetinmemesi gerektiği, bu kabil davranışların oluşmaması ya de telafi edilmesi amacıyla de deli dolu önlemleri anında alması gerektiği vurgulanan kararda, şunlara kayran verildi:

“Kamusal makamların psikolojik taciz iddiaları karşısında çabuk davranarak gerçeği ortaya çıkarması, psikolojik tacizi ortadan kaldıracak, tekrarlamasını önleyecek tedbirleri alması ve mağdurun zararlarının giderilmesini sağlamasının benzeri yandan kamusal hizmetin deli dolu tıpkısı şekilde yürütülmesine hizmet edeceği, ayrıksı yandan kişinin maddesel ve manevi varlığının korunması bağlamındaki fazlalık yükümlülüğün gereği olduğu söylenebilir. bununla birlikte konkre olaydaki kül şiddet davasının maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkı bağlamında giderim sağlayacak sefer olduğu tartışmasızdır. Ancak kâin başvurunun koşullarında bilcümle yargı davasının reddedilmesi nedeniyle başvurucunun var olduğu yıldızlı olan manevi zararlarının tazmin edilemediği görülmüştür.”

Hâkimiyet süreci sonunda mahkemelerce verilen ret kararlarında, başvurucunun zararlarını tazmin edecek şekilde ilgili ve tam gerekçeler içermediği kaydedilen kararda, şu değerlendirmeler kayran aldı:

“Son namına konkre başvuruda kamusal makamlar tarafından faal önlemler alınmaması ve hesaplı tekmil önem davasında derece mahkemelerince ulaşılan sonuçların ilgilendiren ve ehliyetli gerekçelerle açıklanmaması dolayısıyla kişinin maddi ve manevi varlığını siper ve geliştirme hakkı kapsamında kamusal makamlarca üstlenilmesi müstelzim zait yükümlülüklerin yerine getirilmediği kanaatine varılmıştır. Temel Mahkemesi açıklayan gerekçelerle kişinin maddi ve manevi varlığını himaye ve ihya hakkının ihlal edildiğine değişmeyen vermiştir.”

Share: