Yeniden görülen Adnan Oktar kombinasyon cürüm örgütü davasında beyanlar alındı

Adnan Oktar silahlı cürüm örgütüne müteveccih yargılamada hükmün istinaf marifetiyle usulden bozulmasının ardından 72’si vakfedilmiş 215 sanığın yeniden yargılandığı davanın ikinci gününde, tutuklanmadan sanıklar ve avukatlarının bozma ilamına cebin beyanlarının alınmasına bitmeme edildi.

İstanbul 30. Tehlikeli Ceza Mahkemesince Marmara Mahbes karşısındaki salonda görülen duruşmaya, Adnan Oktar’ın birlikte aralarında bulunduğu kâh mevkuf sanıklar ile bire bir hane tutuklanmadan maznun ve avukatları katıldı.

Maznun Aydan Saraçoğlu, beyanında, Havza Adliye Mahkemesinin tağyir kararına katıldığını ifade ederek, arasında suç olmadığını ve 4 almanak süreçte haksızlığa uğradıklarını öne sürdü.

Gaye Ertin da yanlışlık gitmek için değil Allah’ın varlığını ve birliğini söylemek üzere aynı arada olduklarını sav etti.

Sanık Mısır Yasemini Kiriş, bu davada töz müştekilerin ve mağdurların olmadığını savundu.

Delillerin görmezden gelindiğini, tanıkların dinlenmediğini tamlayan sanıklardan Aslı Efeoğlu, “Bu yanlışlık değildir. Bize birbirimizi niçin sevdiğimizin, maddi manevi destek olduğumuzun hesabı soruldu.” ifadelerini kullandı.

Sanık Fatma Ceyda Ertüzün, ailesinin bu davadaki kumpası ayırt ettiğini söyledi.

Ertüzün, 60 yaşında, 2 enik ve 2 torun sahibi olduğunu anlatarak, “(Adnan Oktar) Yanından ayrılmayı düşünmüyorum. Bize ‘Dağılın.’ diyorlar. Tığ, Allah’ın emri olduğu ve cürüm işlemediğimiz üzere dağılmayacağız.” diye konuştu.

Sanıklardan Gülay Pınarbaşı, hukuka inancının baştan yeşerdiğini belirtti. İstinaf hakimlerini bu kararı aldıkları için kutladığını kaydeden Pınarbaşı, “Dosyada cürüm yok. Geç gelen hak, doğruluk değildir. Adnan Oktar davası; Ergenekon, Varyos kabil bire bir konsept davasıdır. Beraatimizi talep ediyorum.” ifadelerini kullandı.

Ayrıksı tutuklanmadan sanıklar birlikte beyanlarında, yanlışlık örgütü olmadıklarını öne sürdü.

Duruşmanın öğle arasında gücük bire bir süre avukatlarıyla mülaki Oktar, kendilerine ahali sallayan sanıklara gülümsedi.

Öğleden sonraki oturumda, maznun avukatlarının tağyir ilamına alın beyanları alındı.

Müştekilerin avukatları ise fesih ilamına katılmadıklarını ve sanıkların üzerlerine tehirli suçları işlediklerini savundu.

“Kapıyı misyon alırcasına ardı arkasına incitici etti”

Maznun Kişi Saka’nun üstüne atılı “nitelikli öldürmeye teşebbüs” suçuna ilgilendiren duruşmaya katılan polis memurları dinlendi.

Polis Güçleri memurları C.O.A. ve A.K’ye görüntü izlettirilen duruşmada, mermi çıkacak fail polat yeleklerin kendilerine ilişkin olup olmadığı soruldu. Polis memurları, görüntülerde tanıdık kurşun çıkacak etmiş çelek yelekli polislerin kendileri olduğunu söyledi.

Operasyonda kapının açılması amacıyla biraz yol seslendiklerini nâkil C.O.A, şöyle devam etti:

“İçeride bulunan Sap Saka, ‘Açıyorum tamam.’ dedi. İçeride biri olduğunu o şekilde öğrendik. Bizim kapının arkasında olduğumuzu bilmesine rağmen o müddet içinde mahsus silahını dolduruyormuş. Doğrudan kapıyı garaz alırcasına ardı arkasına kötü etti. Birisi sırtıma balya geldi, birisi tabanca şarjörüne balya geldi. İçerideki mermiyi patlattı. İçeride bigünah biri, karı, çocuk kabil diye devletimizin verdiği irade gereği rastgele ateş etmiyoruz. Yazıksız bir adam tür içeride diyerek içeriye atışla karşılık vermedik. Sırtımı dönerek, eğilerek hariç çıktım. Kendisini değişik tıpkı ekibimiz mermisi bitince teslim aldı.”

Başka polis memuru A.K. ise dâhilen edilen elem durunca dışarı çıktılarını, Saka’nun silahını bırakıp sonra gelen ekibe konfirmasyon olduğunu aktardı.

Maznun Bay Saka, savunmasında odasının dışından zehir şekilde bağrışma sesleri geldiğini söyledi.

Ne olduğunu durum edemediğini öne süren Saka, “Ses duyuyorum, kimseyi görmüyorum. Bizim camiamıza IŞİD, PKK olsun birçok tehdit var. Serencam zamanlarda birlikte çokça gözdağı vardı. Korku refleksiyle 5-6 ahali çığlık ettim. Ondan sonradan durdum. Polis Güçleri oldukları için çokça rahatladım. ‘Kusura bakmayın. Falsolu oldu. Pardon, konfirmasyon oluyorum.’ dedim ve süratle hızlıca çıkıp elimi kaldırdım, teyit oldum.” dedi.

Tanık adına dinlenen polis memuru H.A, sabah faaliyetler düzenlemeye gittiklerini kaydederek, şöyle devam etti:

“Burası villanın müştemilatı, şahsın kaldığı yer. 3 emanet girdik buraya. Sırça, buzlu camdı. İçerideki can görülüyordu. İçeride akım ediyordu, ‘Aç kapıyı polis.’ diye niteleyerek bağırdık, ‘Geliyorum.’ dedi ama kapıyı açmadı. Akıntı ediyordu. ‘Kapıyı kıralım, biz alalım.’ dedik. Bir sefer koçbaşıyla vurduk, biberli etti. C.O.A’nın çelik yeleğine eski etti. Kucaklayıp dışarı attım, A.K. içeride kaldı. Benzeri şarjör, seri aynı şekilde ızdırap edildi.” diye konuştu.

Mahkeme heyeti, davayla dosyası birleşen 2 sanığın savunmasını ahzetmek için duruşmayı yarına erteledi.

Davanın geçmişi

İstanbul 30. Kırıcı Ceza Mahkemesi, 11 Eş 2021’da açıkladığı kararında, teşekkül yöneticisi olmak suçundan yargılanan sanıklar Adnan Oktar, Tarkan Kırıcı, Mehmet Noyan Orcan, Sağanak Talih, Halil Hilmi Müftoğlu, İbrahim Tuncer, Ulviye Didem Ürer, Yalaz Babuna, Aylin Atmaca, Merve Büyükbayrak, Yeliz Sucu, Sinem Hacer Tezyapar, Fatma Ceyda Ertüzün, Ayşegül Hüma Babuna’ya ayrı ayrı 9 bin 803 yıl 6 ay dam cezası verilmesine hükmetmişti.

Mahkeme 107 sanığa “teşekkül üyeliği” suçundan 4 yıl 6’şar kamer, 20 sanığa birlikte “örgüte organ tutmak”, “gerçeğe aykırı mal bildirme”, “örgüte arkalama etme”, “suçluyu himmet”, “ruhsatsız zırh transfer” ve “gözdağı” suçlarından 1 yıl 8 aydan 11 sene 3 aya büyüklüğünde mütebeddil sürelerde hapishane cezası vermişti.

Etkin nedamet hükümlerinden faydalanan 12 sanığa “örgüte organ atılmak” suçundan 11’er kamer delik cezası veren duruşma, bu sanıklarla ilgilendiren hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasını karara bağlamıştı.

Sanık Mustafa Kuşçu, Saz Şairi Süer ve Turgut Aksu’nun tahliyesine değişmeyen veren murafaa, Keleş Köseoğlu üzerine tutuklamaya müteveccih yakalama kararı çıkarılmasını kararlaştırmıştı.

Sanıklardan 3’ünün parçalanmamış suçlardan beraatine mütehakkim mahkeme, tutuksuz sanıklar Ahmet Bürke, Ayın On Dördü Tezin, Hüseyin Alpar Sayın, Sibel Yılmaztürk, Şecaaddin Çelikler, Eşref Nuri Yakışan, Mehmet Amaç Akkuş ve Deniz Tanık’ın tutuklanmalarına karar vermişti.

Tıpkı bölük sanıkların bazen suçlardan beraatini kararlaştıran gök bilimi, 80 sanığı ise değişik suçlardan 3 sene ile 36 yıl ortada mütebeddil mahbes cezalarına çarptırmıştı.

İstinaf Mahkemesi kararı bozmuştu

İstanbul Havza Adalet Mahkemesi 1. Ukubet Dairesi ise Adnan Oktar tevhit cürüm örgütüne müteveccih aralarında Oktar ve teşekkül yöneticilerinin birlikte bulunduğu 84’ü tutuklu 215 sanık karşı evcil mahkemece sunulan hükmü usulden bozmuştu.

İstinafın halel kararıyla 68 sanığın, tutuklulukta geçirdikleri müddet ve haklarındaki hükümlerle ilgilendiren tahrip nedenleri dikkate alınarak tahliyelerine değişmeyen verilmişti. Alınan kararda, yanlışlık örgütü lideri Oktar, Yalaz Babuna, Aylin Atmaca, Ayşegül Hüma Babuna, Boğanak Felek, Melik Kurtul, Halil Hilmi Müftüoğlu, İbrahim Tuncer, Mehmet Noyan Orcan, Er Saka, Merve Büyükbayrak, Oğuzhan Şenlik, Sinem Hacer Tezyapar, Tarkan Kısık, Ulviye Didem Ürer ve Yeliz Aksoy’un ise mevkufiyet hallerinin devamına hükmedilmişti.

İstanbul Kesim Adalet Mahkemesi Cumhuriyet Altını Başsavcılığı üstelik tahliyelerin “asıllar ve yasaya yeraltı” olduğunu belirterek, sanıklar hakkında tutuklamaya müteveccih yakalama kararı çıkarılmasını istemişti.

İtirazın reddedilmesinin ardından Başsavcılık, bire bir art murafaa olan 2. Ceza Dairesine baştan itirazda bulunmuştu.

İtirazı değerlendiren İstanbul Toprak Adliye Mahkemesi 2. Ukubet Dairesi, boşaltma edilen 68 sanıktan 61’i üzerine “tensel atılım” suçundan tutuklamaya müteveccih yakalama kararı çıkarılmasına hükmetmişti.

Haklarında yakalama kararı çıkarılan 61 sanıktan 50’si, gözaltına alınmalarının arkası sıra tutuklanmış, sevgili dosyası önce evre mahkemesine gönderilmişti.

Share: